Türkiye’de neden balık azalıyor?

Evet bu sorunun cevabını korkusuzca vermeye karar vermek, sosyal sorumluluğumuzun bir parçası oldu çıktı… Okuyun arkadaşlar, lütfen bu yazıyı sonuna kadar okuyun, okumak kimseye zarar vermez.  Bu yazıda kaynak gösterdim, Sport Fishing Amatör Balıkçılık Grubu’nda bazı paylaşılanları aldım, elden geldiğince isim belirttim. Belirtmediklerim de olduysa, hepsinden peşinen özür diliyorum.  Evet önsözü çok uzatmadan, konuya girmek istiyorum:

Türkiye’de neden balık azalıyor?

Türkiye’de balığı yok eden tek neden, zihniyettir. İnsanımızın, “bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın” düşüncesidir. Biz ülke olarak, sadece bildiğimizi uygulayan, bazı şeyleri sorgulamayı gereksiz gören, önümüze hangi fikir ya da obje konulursa onu kabul eden, aslında çok UY-SAL bir toplumuz. Herşeye UYan, karşı çıkmadan tüm fikirleri sorgulamadan SALmaktan bahsediyorum.

Evet abilerim, ablalarım, kardeşlerim ve arkadaşlarım… Kıbrıs’a İstanbul’dan geldiğim yaklaşık 8 sene oldu. Kıbrıs nasıl bir yer? Türk’ün Avrupa görmüşü diyelim. 🙂 Okuma oranı Türkiye’me göre daha yüksek ve okuduğunu daha çok sorgulayan bir toplum. Artılarının yanında biraz da “tembeller” 🙂 Ama ada ülkelerinin hepsi neredeyse böyledir, Akdeniz ikliminin ve sıcakların etkisi olduğunu düşünüyorum. Şimdi Türkiye’m, Kıbrıs’ım ve balıkçılık ne alaka diye sorgulayabilirsiniz? Neden anlatıyor bu adam bunları diyebilirsiniz? Satırlarımın devamında Türkiye’den ve özellikle Karadeniz Bölgesi’nden Kıbrıs açıklarına(!),  onların deyimiyle “uluslar arası sularda” avlanan balıkçılardan artık bahsetmenin vakti geldi diye düşünüyorum. Belki bu gelen arkadaşlar masum bir şekilde, kurallar ve yasalara karşı gelmeden(!), sadece uluslar arası sularda ve sadece verilen kota kadar avlanıp evlerine ekmek götürecekler. Zaten buna kimsenin itirazı olamaz değil mi?..  Ancak ben her yıl yapılanı ve bu yıl da artık yapılmasını istemediğim şeyleri aktarmak ve zihniyet sorunu nerede başlıyor bundan bahsetmek istiyorum.

Geçen sene ICCAT kayıdı olmayan ve Kıbrıs sularında skip jack tuna, kuzu balığı gibi bir çok türü izinsiz yakalarken ceza kesilen teknelere denk geldik. Bunun da nedeni, yıllardır usulsüz avlanan bazı GIRGIRlara halk müdahale edip, Sahil Güvenlik’e yüzlerce şikayette bulunarak göreve çağırdı. Elbette göstermelik demek istemiyorum ancak onlarca tekneden sadece bazılarına komik cezalar kesilerek, büyük vurgun saman altından yürütüldü. Sonuç mu? Çekilişle bu hakkı kazandığı iddia edilen bu ekmekçi kardeşlerimiz, yine sularımızda. Evet her birinde ortalama 30 tane işçi çalışıyor ve evlerine ekmek götürüyorlar. Ama usulsüz avlandıklarında, evlerine balık götüremeyen milyonlarca insan ne olacak? Bunu hiç sorguluyor muyuz?

Sizi çok sıkmadan, ufak birkaç resimle devam edeyim dostlar. Evet, uluslar arası sularda avlanmak için gelen teknelerden bir kaçı ve bu teknelerin kıyıdan uzaklığına resimlerdeki siteden mutlaka bakın, takip edin. Hatta yaz ayında fırtına çıktı diyerek, sığınma isteyeceklerini de ben şimdiden biliyorum! Umarım beni yalancı çıkartırlar da ben hepsinden tek tek özür dilerim. Ama üzülerek söylemeliyim ki bu benim fikrim değil, geçtiğimiz yıllardaki savunmalarıydı…

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Fotoğraflar Erhan Akbora isimli arkadaşımıza aittir. Kendisine buradan ayrıca teşekkür ederim.

https://www.marinetraffic.com/en/ais/home/centerx:34.6/centery:35.6/zoom:10 adresinden sayfayı online olarak görüntüleyebilirsiniz.

 

Kıbrıs insanı her sene buna lanet okuyor. Nedeni de şu ki burada endüstriyel balıkçılık anayasaya aykırı. Yani SUÇ. Farklı bir ülkede, yasalarına aykırı olduğu halde, devlete baskı ile buna göz yummasını istemek, tanımsızdır, terbiyeme yakıştıramadığım ifadelerle belirtilmesi gereken bir harekettir! Peki uluslar arası sularda avlanmaları kimi ilgilendirir? Eğer av orkinos ise, ICCAT denen komisyon, (Atlantik Ton Balıklarını Koruma Uluslararası Komisyonu) uluslar arası sularda belirli bir kota dahilinde avlanılmaları gerektiğini savunuyor. Çünkü orkinoslar; bilindik adıyla ton balığı tuna balığı veya mavi yüzgeçli orkinosun, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) 2005 verilerine göre tüm ticari balık stoklarının dörtte üçünden fazlası, kılıç ve orkinos balığı gibi besin zincirinin en üstündeki deniz canlılarının ise %90 ı aşırı avlanma sebebiyle tükenmiştir. Hayatta kalıp iç güdüsel olarak üreme ve üreme yerleri beyinlerine genetik olarak kodlanmış orkinoslar her yıl batıda Meksika Körfezi, doğuda ise Akdeniz’de Kıbrıs Kanalı ve Kuzey Levant Denizi, Sicilya –Malta ve Balear Adaları açıklarına üreme amaçlı geliyorlar. Bizi ilgilendiren kısım ise Kıbrıs Kanalı ve Kuzey Levant Denizi’ne gelenler… Türkiye geçtiğimiz senelerde, kendi self kotasını ilan etti ve ben sizi tanımıyorum dedi. Amaç ne idi? Büyük karlılığı olan bu sektörde doğayı düşünmeden, paranın yoluna bakmak.

Geçen sene yapılanlarla ilgili fotoğrafları üşenmedim buldum. Türkiye’de yapılan usulsüz avcılığın neticesinde, doğanın ne hale geldiğini, balıkçılığın ne kadar dibe vurduğunu herkes görüyor. İnşallah bu sene daha güzel olacak ümidiyle de bir sonraki “umutsuz balık sezonunu” bekliyor. Umutsuz çünkü yaradan her balığın üremesi ve büyümesi için bir süre biçmiş. Biz buna karşı gelirsek, saçma sapan limitlerle katliamı daha fazla balık için desteklersek ne yazık ki sonumuz yakındır dostlar. Ben kofanayı değil, çinekopu bile evladıma fotoğraflarda göstermek istemiyorum.

Buyrun 2014 yılında orkinos adı altında skip jack tuna katliamının birkaç fotoğrafı :

 

Türkiye’de boğaz demeden, balığın göç yolu demeden, üreme zamanını gözetmeden ve gerçekçi olmayan limitlerle yapılan avcılığın sonucunda neredeyse tüm denizlerimizde balıkçılık dibe vurdu. Bu işin aktörleri ise şimdi gözlerini dünyaya dikti. Bu teknelerin Afrika açıklarına kadar gittiklerini biliyor musunuz? İşte bu kısım ise yasal olsa dahi, nesli tükenmek üzere olan bir canlının ve denizlerimizdeki zararlı türlerin bir numaralı doğal düşmanı olmasına rağmen bir türün gözlerimizin önünden kaybolup gittiğinin resmi kayıdıdır. Ben sessiz kalamadım. Çünkü orkinoslar, balon balığı gibi Kızıldeniz göçmeni istilacı türlerin en büyük doğal düşmanlarından biridir ve aslında geleceğimizdir!

Dünya’da rakamlarla balık avı

Bu rakamları Hasan Final adında saygı duyduğum bir abimin, bana gönderdiği link üzerinden eriştim. Gazetenin ismine siyasi görüşünüz neticesinde takılmayın çünkü bu adam istatistik sunmuş, insanlık vazifesini yerine getirmiş. Başlığı da aslında çok güzel seçmiş, tabi anlayana!

Ne demiş Murat Muratoğlu? :

“Milyonlarca insanımız tarlalarda çalışırken, balıkçılıkla hepi topu 55 bin kişi uğraşıyor. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin, 8.333 km’lik kıyı şeridi ve 177.714 km uzunluğundaki nehirleri var. Balık nerede? Yok!
Balıkçılık ülkesi olarak bilinen Norveç‘in ise balıkçı tekne sayısı sadece 6 bin 400… Bizde kaç tekne var?
Yaklaşık 17 bin! Demek iş teknede değil, teknikte…
Adamların nüfusu 5 milyon, 143 ülkeye balık satıyorlar. Her yıl dünyaya 1 milyon ton somon yolluyorlar. Sadece somondan yılda 8 milyar Euro‘yu cebe indiriyorlar.”

Paragraf alıntı  : https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/murat-muratoglu/et-balik-kelle-bunlar-yenir-elle-2416465/

Bu cümlelerden çıkan da şudur ki doğaya maksimum seviyede saygı göstererek, bilinçli olarak bu işi uygularsak, doğa insanları her zaman mutlu edecektir.

Ne yapmalıyız?

Sosyal medyanın amacı belli. İnsanları örgütleyip, içlerini boşaltmak. Ardından tüm olanları unutturmak. Ben bu katliama sessiz kalmamak adına; elimden geleni kanuni yollarla ve ifade özgürlüğümü hiç kimseyi karalayarak yapmayacağıma söz vererek, bu taşın altına elimi koymak istedim. Amacım insanımızı bilgim dahilinde bilinçlendirmek. Çünkü bilgi olmadan, bilinç asla olamaz.  Halkımızın sorgulayan kesimine her zaman güvenim sonsuz ve bu yazıyı okuyan yetkili mercilerin de bu olaya el atacaklarına inancım tam!

Lütfen bu katliamın sadece Kıbrıs suları ile sınırlı olmadığını anlayıp, yıllardır ülkemde para için doğayı hiçe sayan bazı gırgırların artık bu katliama bir son vermesi gerektiği gerçeğini anlamaya  çalışalım. Resmi mercilere konuyla ilgili itirazda bulunalım. Bu balıklar dünyada belirli görevleri yerine getirmesi için varlar. Kısacası hepsi dünyamızın bir parçası. İnanan ya da inanmayan arkadaşlarımı tenzih ederek bazı ifadelere yer vermeye çalıştım. Ancak inanıyorsak, hepsinin bir nimet olduğunu, israfın en büyük günah olduğunu ve yaradanın hiçbir canlıyı insan oğlu yok etsin diye yaratmadığını unutmadan geleceğe güzel bakalım.

Yukarıda Kıbrıs’lıya tembel diyerek belki biraz kızdırdım. Ama Kıbrıs’lı şu an bu teknelere karşı çıkıyor ve soruyor : “Türkiye’yi bitirdiniz, sıra bizim denizlerimizde olmak zorunda mı?”

Size soruyorum değerli hemşerilerim, haksızlar mı?

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.

Saygı ve sevgilerimle,

Balık Oltamda

NOT : Bu makalede yer verilen fotoğraflar, Türkiye Tekneleri’nin Kıbrıs sularında olduğunu göstermek adına paylaşılmıştır. Verilen marinetraffic.com üzerinden çekilmiştir. Gelen teknelerin yasa dışı avcılık yapacaklarına dair kesin bir bilgi olmadığını, makalede belirttiğimiz gibi önceki yıllarda yapılan usulsüz avcılığın bu tekneler tarafından yapılmaması adına ve geçmişte yaşananlara örnek olması amacı ile paylaşıldığını peşinen bildiririz.  Hiç bir kişi, kurum ve balikoltamda.com bu yazıdaki verilerden sorumlu tutulamaz.

Facebook'ta Yorumla
(Visited 650 times, 1 visits today)

Bunlar da dikkatinizi çekebilir! :)